18 Mayıs 2007 Cuma

MURPHY’DEN SEVGİLERLE… ;))) -İnternetten geldi-

MURPHY’DEN SEVGİLERLE…

Bir durumla karşılaştığımızda birinden birini seçmemiz gereken 'iki düşünce seçeneğimiz' vardır. Bunlardan birincisi mevcut koşulları değerlendirmek ve olaya daha ılımlı yaklaşmak. İkincisi ise –ki bu en çok seçilendir- her türlü olumsuz sonuçları, kötü ihtimalleri sübhaneke boncuğu gibi zihinde sıralamak ve hepsinin olabilme ihtimallerini mantıklı süreçlere dayandırmaya çalışmak.

Ben polyanna gibi davranalım demiyorum. Bütün durumlarda her sonucun gerçekleşme ihtimali değerlendirilmeli. Orası öyle de hemen en kötü senaryoyu kafamızda canlandırıp, daha vizyona girmemiş bu filmi zihnen izleyip, duygulanmak, tasalanmak gibi bir adete sahip olan biz aziz Türk milleti olumsuz sonuçlara daha bir sıkı sıkıya odaklanıyoruz. Oysa her durumun %50 iyi - %50 kötü şekilde sonuçlanma ihtimali vardır.

Sınava giren öğrenci o sınavın ne kadar rahat ve güzel şekilde sonuçlandığını tasarlamak yerine kafanı mesken tutmuş “Ya başaramazsam, ya kazanamazsam…” gibi düşüncelerle boğuşur. Tabiri caizse daha doğmamış çocuğuna don biçme çabalarına girer.

Ya da trafikte ilerlemeye çalışan yeni yetme şöförler. Hep kaza ihtimalini canlı tutarlar. “Ya yoldayken kaza olursa, ya heyecanlanırsam…” Bunları düşündükçe hem kaza yapma ihtimalini arttırır (çünkü düşünceler duyguları, duygular da davranışlar, eh doğal olarak da sonuçları etkiler. Bu düşünce o şöförün daha çok heyecanlanmasına, hata yapma olasılığını arttırmasına neden olur) hem de gereksiz yere aşırı stres altında bırakır kendini…

Bazılarımızın Murphy ile akraba olduğunu düşünüyorum zaten. Murphy kim mi? İşte cevabı:

1917 doğumlu Edward A. Murphy Jr. ABD Hava Kuvvetlerinde 1949'da roketler üzerine deney yapan mühendislerden biriydi. İnsan üzerine ivmelenmenin etkilerini inceliyordu (USAF proje MX981). Deneylerden biri pilot üzerinde 16 değişik noktaya akselometre takılması gerekiyordu. Sensör bir yapıştırıcı ile ancak iki türlü takılabiliyordu ve birisi 16 sensörün tamamını da yanlış takmayı becerdi. Bunun üzerine Murphy, daha sonra kanun olarak nitelendirilecek ilk söylemlerini bir basın toplantısında açıkladı. Bir kaç ay içinde "Murphy'nin Kanunları" mühendislik sahasında çalışanlar arasında yayıldı ve daha sonrasında da günlük hayata uyarlanmaya başlandı.

Değerli Hocam Dr. Ala Elcircevi, Çığlığın Gücü isimli kitabında “Eğer A kişi bu başarıları elde edebiliyorsa, sen neden yapamayasın ki?” diye sorar. Aynı soru Murphy’ciler için şöyle uyarlanabilir:

“Eğer A kişi bu kadar başarısız olmayı becerebiliyorsa, bir işi bu kadar eline yüzüne bulaştırabiliyorsa, herşeyi mahvedebiliyorsa, eğer o A kişi denen zat bu kadar olumsuz düşünebiliyorsa söylesene sen neden yapamayasın ki?”


Değil mi? Olumsuzluklara odaklanmak için neyimiz eksik. Aksine koskocaman bir hayal gücümüz var. Bardağın dolu tarafını gören zihnimiz pekala boş tarafının da farkında. Aynı zamanda hayal gücümüz bardağın bu boş tarafını görmekle kalmaz, farkında olmadan biraz tuz ruhu, biraz acı biber ekler. (kimileri tedbirli olmak, olacakları görmek gibi şeyler der, eyvallah ona katılıyorum. Zaten de ben artık bu olumsuza odaklanma işinin profesyonelleri olmuş arkadaşlarımızdan bahsediyorum)

Bakın konuya daldık, konuğu unuttuk. Ne diyorduk? Ha evet, Murphy ile olan bağlarımız. Belki biyolojik değil ama zihinsel bazda kurallarına katılarak bir bağlılık oluşturmayı başarabilmişiz Mesela Murphy Amcamızın birkaç kuralını yazalım:

Hiçbir şey göründüğü kadar kolay değildir.
Eğer birkaç şeyin ters gitme olasılığı varsa, en fazla zarar verebilecek olan ters gidecektir.
Her çözüm yeni sorunlar doğurur.
Mümkün olan en kötü koşullar, er ya da geç, mutlaka ortaya çıkar.
İyi başlayan her şey kötü biter... Kötü başlayan her şey daha da kötü biter.
Hangi kuyruğa girerseniz girin, diğeri daha hızlı ilerler.

Bunlara benzer bir sürü kuralı da kendiniz ekleyebilirsiniz. Olumsuzluklara odaklanma konusunda kantarın topuzunu kaçıranlardansanız zaten Murphy’nin veliahtı olma yolunda ilerliyorsunuz demektir.

İşte size örnek olabilecek diğer kurallarından bir demet:

Bir başarısızlık ancak son kontrol yapıldıktan sonra ortaya çıkar. İşler iyiye gitmeden önce kötü gider...
İşlerin iyiye gidebileceğini kim söyledi?
Eger bir deney basarili olmuşsa, ters giden bir şeyler var demektir...
Ne zaman bir işi yapmaya karar verirseniz, o anda yapmanız gereken bir başka iş çıkar.
Tıkanık trafikte, diğer şerit her zaman daha hızlı akar.
Birkaç işinizin birden ters gitme olasılığı varsa, kesinlikle size en çok zarar verecek iş ters gidecektir
Bir eliniz dolu iken diğer elinizle kilitli bir kapıyı açmak zorunda kaldığınızda, anahtar kesinlikle elinizin dolu olduğu taraftaki cebinizdedir.

Ve son olarak;

Eğer Murphy’e hak veriyorsanız:

Gülümseyin… Çünkü yarın daha kötü olacak!
heh he heeee... ;)))

 
eXTReMe Tracker
Directory of General Blogs