11 Haziran 2007 Pazartesi

Brezilya...


*Kesme şekerin hiç üretilmediğini ve kullanılmadığını,

*Sinemalarda biletle beraber koltuk numarasının verilmediğini, bu yüzden iyi yer kapmak için yarım saat önce giriş kapısının önünde kuyruk oluştuğunu,

*Uçaktan inince uçağın kapısından hava limanına kadar yüründüğünü,

*otobüs ile servisin hiçc olmadığını bazen körüklere yanaşıldığını,

*Voleybolun bile el hariç olmak üzere ayak-kafa-göğüs karışımı oynandığını,

*Sinemada film izlerken arkadaşlarınızla sohbet etmenin ve yerinizden kalkıp gidip içecek-yiyecek almanın serbest olduğunu,

*Birilerine seslenirken ıslık kullanmanın nezaket gereği olduğunu,

*En kuzeydeki kent ile en güneydeki arasında 5. 000 km olduğunu,

*Kulanılan dilin portekizce olduğunu ve kalabalık nüfus nedeniyle portekizcenin dünyada en çok kullanılan dillerden biri olduğunu,

*Coco bitkisinin suyunun normal sudan daha fazla tüketildiğini,

*Birinde yemeklerin kilo ile satıldığı diğerinde sabit ücretle limitsiz yemek yenebilen iki tip restaurant bulunduğunu,

*Kafelerde bir fincan kahve için ödediğiniz para ile marketten 1 kilo taze çekilmis kahve alabileceğinizi,

*Kahvaltıda kızartılmış peynirin normal peynirden daha fazla tüketildiğini,

*Cola firmalarının yerel bir içecek olan guarana ile rekabet edemediklerini,

*Goyaba, Maracaju, Manga, Coco, Caja, Laranja, Apexi, Uva gibi

*72 çesit bilmediğimiz meyvenin var olduğunu,

*Mafyanın sokaklarda oynattığı lotaryanın devletin sayısal lotosundan daha fazla ilgi gördüğünü ve bu mafyanın bugüne kadar tüm ikramiyeleri ödediğini,

*İlk öğretim ve lisenin 3 vardiya yapıldığını yani gece okula giden ilkokul öğrencilerinin var olduğunu,

*35 milyonluk nüfusu ile Sal Paulo şehrinin dünyanın en kalabalık kentlerinden biri olduğunu,



*Hatırı sayılır petrol rezervi ve üretimi olmasına rağmen tek bir rafinerinin olmadığını,

*Pasifik okyanusu kıyısında , sahilde kumsala 10-15 metre mesafede oluşan
dalgaların dev gemileri bile alabora edebilecek kadar güçlü olduğunu,

*Hatay - Samandağ'daki dev dalgaların bile çocuk havuzundakı kıpırdanma kadar bile olmadığını , her dalga gelişinde vücudunuzun 101 çesit kıvrım kıvrım kıvrıldığını hissettiğinizi,

*Her sabah saat 06-07 arası şiddetli yağmurun yağdığını, şehri bir güzel temizlediğini daha sonra pırıl pırıl bir havanın açtığını,

*Rio carnavalı hazırlıklarına 6 ay önceden başlanıldığını, gösteriye katılan 10. 000 katılımcının 1001 renkte hazırlanmış 30.000 değişik

*kostümü giydiğini , gösterilerin dört gün boyunca saat 20: 00'de başladığını ve sabah 07:00' ye kadar sürdüğünü,

*Hap seklinde olan diyet şeker tabletleri yerine doğal ve kalorisi olmayan bir bitkinin suyunun kullanıldığını,

*Bankamatiklerden 22:00'den sonra güvenlik sebebiyle para çekilemediğini,

*Bizde sadece iş adamlarının ve büyük meblağlar için kullandıkları banka çeklerinin 7 yaşındaki bir çocuğun bile bakkaldan çikolata alırken kullandığını,

*Seyyar satıcı sayısının en fazla olduğu ülkelerden biri olduğunu ve yukarıda bahsedilen çekleri bile kabul ettiklerini,

*Dünyanın en uzun havaalanı pistinin Rio de Janeiro'da olduğunu, uçakların iniş ve kalkış için karada 15-20 dakika otobüsle seyahat ediyormus gibi yol kat ettiklerini,

*Çayın hemen hemen hiç bulunmadığını,

*Türkiye'deki içli köftenin aynısının bütün lokantalarda kolayca bulunabileceğini,

*Gece saat 24:00'den sonra kırmızı ışıkta duran arabalara ceza kesildiğini,

*Yerleşim alanı içerisinde 100 metre, kırsal alanlarda 1 km aralıklarla ankesörlü telefon bulundurmanın Anayasanın temel maddelerinden biri olduğunu.........

biliyor muydunuz ?






Fedakar Brezilya'lı hostesler soyunmuş!




Brezilya ve Brezilya Tarihi

"Hocam soruları siz mi soracaksınız" :)))

Keşke olsa parmağımda kelepçe solun en yüzüğünde...


Ey sevdiğim,
Gül yüzlüm gün bakışlım!
Sana bakınca bütün derdim uçar gider bir bahar rüzgârı gibi esintin…
Seni ne çok severim bir bilsem bir anlatabilsem bir açsam çiçeklerimi sana kiraz ağaçları gibi…
Anlatamam sana bildiklerimi, dökülemem sana nehirlerin denizlere döküldüğü gibi, dilim bağlanır sadece gözlerine bakmak isterim ve ağlamak ve şükretmek, ellerim tespih zikretmek adını tek seferde defalarca…
Ne güzeldir sesin… Kuşlar gibi su gibi gökyüzü gibi…
Duruşun endamın o huşu o tavır nereye baksam sensin, yüzümü çevirsem yüzünden özlerim, afallar seni ararım. Aklımı alamam senden…
Nerden aldın bu güzelliği duruluğunu sakinliğini…
Sana bakan hiç yaşlanmaz derdi olmaz tasası kalmaz. Açlık nedir bilmez her şeye tok olur. Yoksuzluğu yoktur, sen varsan vardır her şey zaten aramaz başka şeyi….

Karşında o kadar çaresizim, ne desem boş akamam sana doğru anlatamam derdimi
Amaaan Amaaan Amaaan sensizlik yok mu çölden daha çöl cehennem azabından daha kara…
Keşke olsa parmağımda kelepçe solun en yüzüğünde dalsam hülyalara…

damatlar ve kayınpederler...


Hep derler ya, bayanlar babaları gibi erkekler bulmak isterler ve babaları gibi erkeklerle evlenirler. Aslında bayanlar babaları gibi erkekleri çoğunlukla kendileri yapıyorlar. Yani bizlerin fabrika çıkışları sabit. Bayanlar babalarının yaptıklarını hayatları süresince içselleştirmeleri nedeniyle daha bu davranışlara karşı daha esnek ve relax tepki veriyorlar. Bir müddet sonra beraber olduklar erkeklere babaları gibi olmalarına sebep/vesile oluyorlar(beklide birazcık zorluyorlar). Bu yönde biz bayların hayatlarını kolaylaştırıp bizlere yol açıyorlar. Yani aslında sonuçta buldukları şeyler onların gelirken getirdikleri . Biz getirmediklerini nasıl verelim. ?;)))?? (*)
Sonuç olarak erkekte gerek bilinç altınının kontrolsüz öğrenmesi, pavlov ve kayınpedere benzemenin avantajları, kaynaklara ulaşmanın kolaylığı ve yaşam rahatlığı sebebiyle o yöne doğru daha eğim alıyor….
Sonuçta al sana kayınbabasına benzeyen sevgili/nişanlı/eş...

;)))
Ne dersin?


(*) Normal koşullar altında….

 
eXTReMe Tracker
Directory of General Blogs